Giresun News

Ertelemek bir hastalıktır ve bu hastalığın bir çok nedeni vardır. Mükemmeliyetçilik bunlardan biri olsa da yaşadığımız coğrafyada en son tetikleyici budur. Yani bizdeki ertelemelerin mükemmeliyetçilikle hiç bir alakası yok. Acı.

Bizim ertelemelerimiz daha çok; zayıf otokontrol, başarısızlıktan korkma ve kaçma, parçadan bütüne gitmek yerine bütünü bir defada ele almaya çalışmak, motivasyon düşüklüğü, atalet, çok başlılık, herkesin her şeyi bilmesi hiç bir şey yapmaması, ego, her çalışana beş müdür, işi kor ateş misali elden ele paslama, umarsız yükleniciler, adresi belirsiz düşmanlar... gibi nedenlere dayanır.

Erteleme sorunu bu kadar kompleks ve yaygın olunca haliyle bu konuda otoriteler ortaya çıkmış, çözüm önerileri sunmuştur.

Bu önerilerde biri İsviçre Peyniri Tekniği'dir.

Bir çalışmaya başlayıp belli bir süre sonra o çalışmanın dışındaki işlere gereksiz yere vakit harcıyorsanız ya da kelimenin tam anlamı ile kaçıyorsanız - ki bu kaçış zora gelmemektir- bu teknik parçalara bölüp yapmayı önerir. Ben denedim, güzel sonuçlar veriyor. Parçaların çok fazla önemli olması gerekmez burda asıl önemli olan hız ve kolay yapılabilir olmasıdır. Her küçük parça sizi büyüğe ulaştırmakta bir merdivendir.

Ve Sevgili Dostum Zeigarnik;

Bizimkiler başladıkları her işin başında ruhsal endişe hali yaşıyorlar, iş biraz ilerleyince(!) de, yaşatıyorlar. Aslında seni tanımaları her iki taraf içinde iyi olurdu. Başlayan iş biterse işi yapanda rahatlar, işin bitmesini bekleyende... Bütün suç sende Bluma! Reklamın çok zayıf! Sütlaş Köprüsü civarı billboardlar boş. Sanayi kavşağındaki çok işe yarar ama ajans kasıyor orayı, sen orta halli bir psikologsun yorar seni.

Yazının başlığını düzeltmeye üşendim. Patlama değil BATLAMA olacaktı.

Bir sonraki yazım Köprülü Mehmet Paşa Kasap Kavşağı olacak. Başlığı yine yanlış oldu! Neyse yazının sonunda düzeltirim...